Ben ölmedim…
Beni öldürmediler de;
Yaşıyorum, yaşıyorum işte,
At kıçında sinek gibi,
Töööbe, töbe!
Kapandı yüzümüze dergi kapakları,
Bir varmış bir yokmuş olduk sağlığımızda.
Şiir… O yosmanın boyuna.
Gazete… Gelene gidene başyazı.
Ara ki bulasın sayfalarda
Şair Rıfat Ilgaz'ı.
Düştükse itibardan
Ölmedik ya, yaşıyoruz işte,
Yaşıyoruz dedik, yaşıyoruz be,
Heeeey, fincancı katırları!
RIFAT ILGAZ
Sizin anlayacağınız yedi yaşımda kocaman bir adam olmak zorunda kaldım. Sonra galiba, insanların çoğu herşeyi çabucak unutuverip, çocuklukları bütün bir ömür boyu sürerken, bazılarının çocukluklarıysa bir kişniş şekeri gibi mini minnacık kalakalmıştır. Böylesi, bir çocukluktan çok "Bir varmış, bir yokmuş" misali unutulmuş bir sayfa olarak kaybolup gidiyor.
Bı varmış bir yokmuş küçük bir krallığın üç prensesi varmış diğer kralliklarla çatışma yaşamamak için büyük bı kralliktaki kötü prens kendi soyunu güçlendirmek ve varis alabilmek için damızlık olarak büyük prenses evlendirilmis.Hikaye bu ya kötü prens dayakla ilk prensesi öldürmüş sonra ikinci prensesi almış onada atnisini yapmış ama sağlıkla kutsandigi için ikinci prenses ölmemiş ama sürekli dogurmaktan onunda ölümü yakinmis. Bunu engellemek için en küçük prenses maceraya atılmış ve ölülerle konuşan tavuklu ananın üç imkansız dilegini gerçekleştirmeye başlamış sonrada beraber yola çıkmışlar ve ortanca prensesi kurtarışlar.
Berbattı kitap ne diye okudum bilmiyorum kitapları yarıda bırakmayı sevmediğim için bitirdim.Bos beleş zevksiz bı kitaptı
Dünyayı anlayamadılar ve ne yaparlarsa yapsınlar anlayamayacaklar. Çünkü yaşamlarındaki her şey geçici, eğreti ve çaresiz bir şekilde yok olup gidiyor.
İnsanlar, tanrılar... her şey yok oluyor,
hatta ben bile...